Merhaba sevgili okur!
Bu blog yazısını sürdürülebilir kalkınma alanında 3 sene çalışmış, sürdürülebilirlik ve sosyal girişimcilik ekosisteminin merkezinde yer almış ve bireysel hareketleri elinden geldiğinde desteklemiş, Naz olarak yazıyorum.
Spoiler: Ayrıca, bir de Esmiyor ekibinin bir parçası olan Naz var, fakat hikayeyi kronolojik olarak ve tüm açılarıyla objektif bir şekilde verebilmek için bu kimliği önümüzdeki birkaç dakika boyunca kenara bırakacağım.
Dahil olduğum bir gençlik komünitesinin vesilesi ile, yukarıda bahsettiğim kimliğimle Esmiyor tarafından 21 Kasım’da gerçekleştirilen Sürdürülebilir Seyahat Manifestosu atölyesine katıldım. Bu atölyeye gezginler, sürdürülebilirlik alanından uzmanlar, sivil toplum temsilcileri, sosyal girişimciler, green influencer’lar gibi çeşitli bir konuk yelpazesi davet edilmişti. Yaklaşık 70 konuk, bir gün boyunca sürdürülebilir seyahatin 8 alt başlığından tercih ettiğimiz alana göre gruplar
Üzerinden belli bir süre geçtikten sonra benim için unutulmaz olan “olaylar” değil, olaylar karşısında hissettiklerimdir. O yüzden size hissettiklerimden bahsederek başlayacağım.
Sürdürülebilir seyahat manifestosu atölyesi ile ilgili benim için unutulmaz olan sürdürülebilir seyahat konusunda düşünen, üreten insanlarla birlikte geçirdiğim bir günden sonra tüm yorgunluğuma rağmen kıpır kıpır, ve bu dünyada bir fark yaratabilirmiş gibi hissettiğimdi. Uzun zamandır hissetmediğim kadar canlı ve mutlu hissettim, öyle ki etkinlikten sonra “Ben bu ekibin bir parçası olmalıyım!” dedim, ama konumuz bu değil, konumuz sürdürülebilir seyahat manifestosu!
Sürdürülebilir seyahat manifestosu ile ilgili kafanızda canlanabilecek olası soruları yanıtlamak isterim.
“Yahu bu sürdürülebilir seyahat nedir ki, gittiğimiz yerde yere çöp atmamak falan mı?”
Hayır, değil. Yaygın algının aksine, sürdürülebilirlik sadece çevre ile sınırlı değil. Sürdürülebilirlik dediğimizde, hem ekonomik, hem sosyal, hem de çevresel açıları olan bir kavramdan bahsediyoruz. Sürdürülebilirlik çok kapsamlı olduğu için manifestoda bu üç açı göz önünde bulundurularak Ulaşım, Konaklama, Seyahat Tüketimi, Dijitalleşme, Kültürel Dönüşüm, Yerelle İletişim, Doğayla Uyum ve Atık alt başlıkları belirlendi.
Her alt başlık için bir ana mesaj, başlığın önemi, “do’s” ve “dont’s” belirlendi, yani bireylerin uygulayabilecekleri aksiyonlara odaklanıldı.
“Bir bu mu kaldı?”
Bir bu kalmadı, ama etki alanımızın çok geniş olduğu bir alan seyahat. Hepimiz seyahat ediyoruz, keyif aldığımız için, okul için, iş için, ailemizi görmek için, vb. Seyahat planı yaparken genelde “En hızlı nasıl gidebiliriz?” ya da “Bu seyahat en ucuz nasıl olabilir” diye düşünüyoruz. Bunlar önemli değil demiyoruz, fakat ekosistemlerin dengesini gözetmek de en az bu sorular kadar önemli ve üzerine en az düşünülen konu. Küresel sera gazı salımlarının yüzde 8’inden sorumlu tutulan turizm sektörünü, eylemlerimizle oluşturabileceğimiz kitlesel etkimiz sayesinde en hızlı değişim yaratabileceğimiz alan olarak niteleyebiliriz. Problemin boyutunu anlamanız için ufak bir bilgi: Her an havada 9.200 uçak var. Dolayısıyla, bir bu kalmadı ama bu alan bir değişim yaratmak için biçilmiş kaftan.
“Bu atölyenin ne faydası oldu?”
Kapı gibi bir sürdürülebilir seyahat manifestomuz oldu.Gezginlerin, hizmet sağlayıcıların, bu konuda kafa patlatanların, seyahatin tüm paydaşlarının yararlanabileceği bir blueprint oluştu.
En güzeli de, bu manifesto tek bir kişinin değil, yaklaşık 100 kişinin bir araya gelmesi, fikirlerini paylaşması, ortak bir dil belirlemesi ve dayanışma ruhunda emek vermesi ile ortaya çıktı. Ne demişler, “bir elin nesi var, iki elin sesi var!”. Bu atölyeye katılanların sesi oldu bu manifesto. Seyahat etmeyi, anı biriktirmeyi ve deneyimlerini paylaşarak ilham olmayı seven insanlar olan katılımcılar, sürdürülebilir seyahat hareketin öncüleri arasında yer aldı ve pozitif dönüşümün elçileri oldular. Bu etkinliğin etkisi sadece o gün orada bulunan 100 kişi ile sınırlı kalmadı, onların paylaşımları ile binlere ulaşan bir çarpan etkisi oldu.
İklim krizi, ekolojik denge, ve sürdürülebilirlik konusunda çalışan, çaba gösteren bireylerde çok kompleks bir problem ile mücadele etmekten kaynaklı eko-anksiyete ve motivasyon düşüklüğü olabiliyor -kendimden biliyorum-. Buna en iyi çözüm de bence kolektif eforda bulunabileceğimiz etkinlikleri artırarak çabalarımızı taçlandırmak. Sürdürülebilir seyahat atölyesinde olan da buydu aslında.
Çok met ettiğim, kitlesel bilgeliğin eseri olan bu manifestoyu okumak için sizi buraya alalım: https://www.esmiyor.earth/ss-manifesto
Eğer yazıyı buraya kadar okuduysanız, sizden bir ricam var. Lütfen bireysel hareketlerin etkisini ve önemini azımsamayın. Kitleleri oluşturanların, karar alıcıların da bireyler olduğunu unutmayın. Bireysel eylemlerin, kitlesel etkilere dönüşmesi sadece uygulanabilir yol haritası ve görünürlük meselesi. İklim kriziyle mücadelede çözümün bir parçası olmaya devam etmek #BirlikteMümkün.
Bu mücadelede yol haritamızdaki sıradaki durak dünya saati, siz de dünya saatine katılarak çözümün bir parçası olmaya devam edebilirsiniz.
Hepinizi bekliyoruz!
Yazan: Naz Yaman-Esmiyor