< GERİ DÖN

İklim Krizi Odağında Enerji Sektörü

Yazar:Tanyeli Behiç Sabuncu

Sayısı her geçen gün artan doğal afetler, orman yangınları, aşırı sıcak hava dalgaları ve her yıl rekor kıran sıcaklık artışı… Dünyanın uzak bir köşesinde yaşanan ve vicdanları sızlatan bir sorundan değil, yaşam alanımızı tehdit eden bir krizden, iklim krizinden bahsediyoruz. Bu krizden çıkmak mümkün mü? Bu süreçte enerji sektörünün rolü ne? Türkiye bu süreçte hangi noktada bulunuyor? Şimdiye kadar yapılanlar yeterli mi?

İklim Kiriznde Enerji Sektörünün Rolü

Wind turbine farm on Pillar Mountain in Kodaik, Alaska

Bilim insanları iklim krizini kontrol altına alabilmemiz için yeryüzündeki ortalama sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmak zorunda olduğumuzu ve bunun için önümüzdeki 10 yıl içerisinde karbon ayak izimizi yarı yarıya azaltmamız gerektiğini söylüyor. 1,5 derece hedefine ulaşmak köklü bir ekonomik dönüşümü gerektiriyor. Bu dönüşümün kalbinde ise enerji sektörü bulunuyor. Bu çerçevede, düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için fosil yakıtları terk etmemiz gerekiyor.

2015 yılı sonunda imzalananParis Anlaşması 191 ülkeyi iklim değişikliğiyle mücadele için bir araya getirmiş ve 1,5 derece hedefi için harekete geçmelerini öngörmüştü. Hükümetlere ve özel sektöre bir yön çizen bu anlaşmayla birlikte elektrik üretimi başta olmak üzere enerji dönüşümü hız kazandı. 2015 – 2020 yılları arasında küresel ölçekte yenilenebilir elektrik üretimi kapasitesi % 35 büyüdü ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın (İEA) tahminlerine göre önümüzdeki 5 yıl içerisinde % 50 daha büyüyecek.

Bu dinamizmin arkasındaki en önemli etkenlerden biri maliyetler. Yenilenebilir enerji pahalı bir seçenek olmaktan çıkıyor. Küresel ölçekteki analizler, son 11 yıl içerisinde rüzgar enerjisinin % 70, güneş enerjisinin ise % 90’a varan oranlarda ucuzladığına işaret ediyor.

Yenilenebilir enerjinin rekabetçi hale gelişi, artan yasal düzenlemeler ve yükselen kamuoyu baskısı yatırımcıları ve hükümetleri fosil yakıtlar içerisindeki en kirli kaynak olan kömürü terk etmeye zorluyor. Avrupa’da bugüne kadar 12 ülke kömürlü termik santralleri kapatacağını açıkladı. 2021 başında ABD’de göreve gelen yeni yönetim ise Paris Anlaşması’na geri dönme kararını takiben elektrik üretimi sektörünü 2035 yılına kadar karbonsuzlaştırmayı hedeflediğini açıkladı. Yalnızca 2020 yılı içerisinde dünyada 56 finans kuruluşu (banka, sigorta şirketi, emeklilik fonu ve varlık yöneticisi) kömürden çıkış planı açıkladı veya mevcut planlarını revize etti.

Türkiye İçin İklim Krizi ile Mücadelede Kararlılık Zamanı

Bu gelişmeler doğrultusunda Türkiye’ye baktığımızda ise yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla büyüdüğünü görüyoruz. Son 10 yıl içerisinde neredeyse 3 katına çıkan yenilenebilir enerji üretiminin toplam elektrik üretimi içerisindeki payı 2019 yılında % 44’e ulaştı. Buna karşın mevcut politikaların iklim değişikliğiyle mücadeleyi gereken ölçüde göz ettiği söylenemez. Enerji ihtiyacını karşılamak için yerli kaynaklara öncelik veren mevcut strateji doğrultusunda yenilenebilir yanı sıra kömür kapasitesinin artırılması öngörülüyor. Nitekim 2015-2019 döneminde kömürlü elektrik üretimi % 50 büyüdü. Ayrıca, mevcutta bulunanlara ek olarak planlama ve inşa sürecinde bulunan 25 yeni santral bulunuyor. Türkiye’nin geçtiğimiz yıllar içerisinde hız kazanan düşük karbon ekonomisine geçiş ve enerji dönüşümü sürecinin dışında kalmaması için vakit kaybetmeden

  • Paris Anlaşması’na taraf olması,
  • Güçlü bir emisyon azaltım hedefi doğrultusunda bütüncül bir iklim değişikliğiyle mücadele politikası oluşturması ve
  • Kömürden çıkışı gündemine alması gerekiyor.

Gerek Türkiye gerekse dünya ölçeğinde şimdiye kadar atılan adımlar sektörü iklim krizini durduracak ölçüde değiştirmeye yeterli değil. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporuna göre 1,5 derece hedefini yakalayabilmemiz için enerji dönüşümü kapsamında planlanan yatırımların % 30 artması gerekiyor. Ayrıca, raporda ortaya konan projeksiyonlara göre 1,5 derece hedefiyle uyum için 2050 yılında elektrik üretiminin % 90’ının yenilenebilir kaynaklardan karşılanmasını gerekiyor. Şu an bu oranının oldukça uzağındayız. Ancak iyi haber şu ki dönüşüm başladı ve onu tamamlayacak teknoloji elimizde. Kaynakların doğru kullanılması için gereken toplumsal iradeyi yaratabilirsek iklim dostu bir ekonomik düzene ulaşmak mümkün.

1 Renewables 2020: Analysis and Forecast to 2025, IEA, Kasım 2020

2 Levelized Cost of Energy Analysis Version 13.0, Lazard, Kasım 2020

3 https://beyond-coal.eu/coal-exit-tracker/?type=maps&layer=4

4 https://ieefa.org/ieefa-why-2020-is-turning-out-be-a-pivotal-year-for-fossil-fuel-exits/

5 https://turkiyedekomur.org/detay/komurdenElektrikUretimininGelecegi

6 World Energy Transitions Outlook 1,5 oC Pathway, IRENA, Mart 2021