< GERİ DÖN

Kimsenin geride kalmadığı bir enerji dönüşümü kalkınma fırsatları ile geliyor

Yazar:Özlem Katisöz
Kimsenin geride kalmadığı bir enerji dönüşümü kalkınma fırsatları ile geliyor

2015’te Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana dünya bir dönüşüm içinde. Karbonun temel gösterge olduğu yeni bir düzen kuruluyor. Bu yeni düzende atmosfere ne miktarda karbon saldığınız ya da orman gibi yutaklarda ne kadar karbon tuttuğunuz yani “iklim değişikliğine karşı ne yapıyorsunuz?” sorusunun yanıtı performansınızı belirliyor . Buna paralel olarak küresel çapta iklim eylemine dair önemli kararlar alınıyor: Avrupa Birliği 2030 için %55 azaltım, 2050 için karbondan arınma hedefini açıkladı. Çin 2060 için karbon nötr olma hedefi belirledi. Japonya, Güney Kore, Güney Afrika ve Kanada sıfır emisyon planlarını açıkladılar, ABD Paris Anlaşması’na geri döndü. Bu gelişmelerle birlikte iklimin uluslararası ilişkilerinden ticarete önemli küresel konuların ayrılmaz bir parçası haline geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla dönüşüm kaçınılmaz.

Bu dönüşüm, öncelikli olarak fosile dayalı ekonomileri yani petrol, gaz ya da kömürle ilişkili ekonomik faaliyetleri doğrudan etkileyecek. Dönüşüm adil bir şekilde planlanmazsa, bu sektörlerin paydaşları oyunun dışında kalabilir. Ülkelerin 2030’dan öncesi için kömürden çıkış planlarını açıklamaya başladığı Avrupa Birliği’nde Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hedeflerinden biri “kimseyi geride bırakmamak”. Kömürden çıkışın sosyoekonomik sonuçlarını yönetmek amacıyla bir adil dönüşüm mekanizması kuruldu. Bu mekanizma için, kalkınma fonlarına ek olarak, 17,5 milyar Euro’luk bir bütçe ayrıldı. Bu destekten faydalanmak için kömür bölgelerindeki yerel yönetimlerin kömürden çıkışla beraber yerel ekonomiyi nasıl, nereye dönüştüreceğinin planlarını sunması gerekiyor. Çünkü kömür madenciliğinin ve termik santrallerin olduğu yörelerde tek mesele, oradaki işgücü piyasasının zarar görmeden çıkmasından ibaret değil, yerel ekonomi için de fırsatların yaratılması elzem çünkü ekonomi tamamen kömüre dayalı.

İklim krizinin önüne geçmek için en hızlı şekilde küresel çapta başta kömür olmak üzere tüm fosil kaynakları terk etmek gerekiyor. Yenilenebilir kaynaklar açısından zengin, enerji verimliliği potansiyeli yüksek olan Türkiye için bu, birçok ülkeye kıyasla daha kolay . Zaten destek mekanizmalarına rağmen gerçekleşmeyen yeni kömürlü termik santral projeleri ve yenilenebilir enerji ihalelerine artan ilgi bunu kanıtlıyor. Bir an önce, yeni kömür projelerini iptal etmeli, işletmedeki kömür madenlerini ve kömürlü termik santralleri kapatma planlarına başlamalı ve “düşük karbonlu kalkınma” kervanına katılmalıyız. Bu süreci iyi planlarsak yani, işçilerin beceri dönüşümünü, yeniden iş gücü piyasalarına dahil edilmelerini, düşük karbonlu faaliyetlerin teşvik edilmesini ve mevcut karbon yutaklarının korunmasına yönelik önlemleri çıkış planlarına entegre edersek, kömürden çıkış yerel ekonomiler için kalkınma fırsatına kolaylıkla dönüşebilir.